ESTÜ'den Haberler

Yapay Zekanın Kalbi Eskişehir Teknik Üniversitesinde (ESTÜ) Attı

Yapay Zekanın Kalbi Eskişehir Teknik Üniversitesinde (ESTÜ) Attı

ESTÜ, "Yapay Zekâ: Düşünen Makineler ve Değişen Dünyalar" konulu panele ev sahipliği yaptı. Moderatörlüğünü ESTÜ Kariyer Gelişimi ve Öğrenci Destek Birimi Müdürü Doç. Dr. Emre Çimen’in yaptığı panelde, TBMM Yapay Zekâ Komisyonu Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, ESTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkan Günal, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aras Bozkurt, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yazıcı panelist olarak yer aldı. 14 Mart Cuma günü ESTÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Konferans Salonunda düzenlenen panele TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve Bursa Milletvekili Mustafa Varank, ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Adnan Özcan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kâmil Çolak, ESTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Onur Kaya, Prof. Dr. Yunus Özdemir, Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serpil Koçdar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Demiral, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, dekanlar, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Dönmez: “Yerli yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaştırılması hedefleniyor”

Panelde ilk sözü alan TBMM Yapay Zekâ Komisyonu Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “Kamu politikaları ve yapay zekâ” başlık bir sunum yaptı. Dönmez, 2024 yılında 277 milyar dolar büyüklüğe ulaşan yapay zekâ pazarının, 2031 yılına kadar 2,3 trilyon dolara yükselmesinin beklendiğine vurgu yaparak, “Türkiye, 2021-2025 Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi kapsamında sektörel dönüşümü destekleyen politikalar geliştiriyor. 12. Kalkınma Planı çerçevesinde, Türkçe büyük dil modelinin geliştirilmesi, yerli yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaştırılması ve küresel iş birliklerinin artırılması hedefleniyor.” diye konuştu.

Türkiye, yapay zekâ çağında güçlü bir oyuncu olma yolunda kararlı adımlarla ilerliyor

TBMM’nin 2024 yılında Yapay Zekâ Araştırma Komisyonu kurarak bu alandaki düzenlemelere yönelik çalışmalara başladığını hatırlatan Dönmez, “Türkiye, küresel yapay zekâ endekslerinde üst sıralara tırmanmayı hedeflerken, üretken yapay zekâ teknolojilerinin ekonomiye katkısının önümüzdeki on yıl içinde yaklaşık 60 milyar dolarlık bir katkıyla yıllık GSYİH’ye yüzde 5 oranında katkı sağlaması bekleniyor. Kamu güvenliği, akıllı şehirler ve kriz yönetimi gibi alanlarda yapay zekânın etkin kullanımı da giderek yaygınlaşıyor. Mayıs 2025’te gerçekleştirilecek TBMM Yapay Zekâ Zirvesi, yerli ve uluslararası uzmanları bir araya getirerek bu alandaki stratejileri tartışmaya açacak. Türkiye, yapay zekâ çağında güçlü bir oyuncu olma yolunda kararlı adımlarla ilerliyor.” dedi.

 

Günal: “Yapay Zekâ Dünyasında Her Şey Toz Pembe Değil”

Panelde ESTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkan Günal, “Yapay zekânın tanımı, tarihçesi ve etkileri” konulu bir sunum yaptı. Sunumunda yapay zekanın ne olduğu, tarihsel seyri ve dönüm noktalarına değinen, yapay zekânın günümüz dünyasında birçok işi kolaylaştırdığını ve birçok sektöre olumlu katkıları olduğunu belirten Günal, yapay zekâ konusunda bir de madalyonun görünmeyen bir yüzü olduğunu dile getirdi.

Yapay zekâ dünyasında her şeyin toz pembe olmadığına vurgu yapan Günal, “Yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşması, daha fazla elektronik cihaz üretimine; dolayısıyla, elektronik atıkların artmasına ve çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Yapay zekâya yönelik donanımların geliştirilmesi, değerli madenler ve nadir toprak elementleri gibi doğal kaynakların tüketimini artırmakta ve ekosistemleri olumsuz etkilemektedir. 2030’da veri merkezlerinin bir günde 1,7 milyar litre su tüketeceği tahmin ediliyor. 2026’da veri merkezlerinin elektrik tüketiminin 800 TWh düzeyinde olması öngörülüyor. Üretken yapay zekâ araçları zaman zaman yanlış bilgi üretebilmektedir. Bu duruma halüsinasyon denilmektedir. Günümüzde en başarılı yapay zekâ modellerinde bile halüsinasyon oranı yüzde 1’in üzerindedir.” dedi.

Üretken yapay zekâ modellerinin geliştirilmesinde, insanoğlu tarafından bu zamana kadar üretilen orijinal verilerin büyük bir kısmının kullanıldığına vurgu yapan Günal, “Bundan sonra üretilecek verilerin büyük kısmının üretken yapay zekânın çıktısı olan sentetik veriler olacağı öngörülmektedir. Orijinal verinin azalması sebebiyle, yeni yapay zekâ modelleri büyük oranda sentetik veriyle eğitilebilecektir. Bu durum, model performansı açısından bir kısır döngüye ve nihayetinde model çöküşüne yol açabilecektir. Yapay zekâ, eğitim verilerindeki veya algoritmalarındaki yetersizlikler ve önyargılar nedeniyle ayrımcı veya adaletsiz sonuçlar üretebilir. Bu önyargılar, cinsiyet, ırk, din, yaş, sosyoekonomik durum gibi çeşitli faktörlere dayanabilir. Yapay zekâ modelleri, kötü̈ niyetli aktörlerce etik kurallar göz ardı edilerek yanlış şekilde eğitilebilir. Yapay zekâ kötü̈ niyetli aktörlerin elinde, siber saldırı, dezenformasyon ve sosyal mühendislik gibi güvenlik sorunlarına dönüşebilir. Bunları önlemek için model optimizasyonu, geri dönüşüm, veri çeşitliliği, model denetimi, veri doğruluğu, şeffaflık, çeşitli veri setleri, algoritma denetimi, yasal düzenlemeler, denetimler, siber güvenlik konularında çalışmalara ağırlık verilmesi gerekir” diye konuştu.

Bozkurt: “Yapay zekâ, insan gibi görebiliyor, duyabiliyor, konuşabiliyor ve sıralı görevlerde bulunabiliyor”

Günal’dan sonra söz alan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aras Bozkurt da “Üretken Yapay Zekâ: İnsan-YZ Etkileşiminde Yeni Paradigma” başlıklı bir sunum yaptı.

Üretken yapay zekânın artık insan gibi görebildiğine, duyabildiğine, konuşabildiğine ve sıralı görevlerde bulunabildiğine vurgu yapan Bozkurt, “Üretken yapay zekâ, insan benzeri dil yeteneklerine sahip yapay zekâ sistemleridir. Genellikle derin öğrenme ve sinir ağları kullanarak eğitilirler ve metin verisini işleyerek anlamlandırır, üretir ve dönüştürürler. Üretken yapay zekâ ajanları verilen görevleri otonom olarak gerçekleştirebilirler.” dedi.

Üretken yapay zekâ hususunda fırsatlar ve tehditlerin ne olduğu konusuna da değinen Bozkurt, yapay zekâ sistemlerindeki gelişmelerin yapay zekâ okuryazarlığını daha önemli hale getirdiğine vurgu yaptı. Yapay zekânın insanların yerini alıp almayacağı tartışmalarına da değinen Bozkurt, “Üretken yapay zekâ, insanların yerini almayacak, ancak üretken yapay zekâyı iyi kullananlar kullanmayanların yerini alacak!” diye konuştu.

Yazıcı: Yapay zekâ sistemlerinin sürdürülebilirliği için ekosistem odaklı bir bakış açısı gerekli

Bozkurt’un ardından söz alan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yazıcı ise “Endüstride Yapay Zekâ ve Yönetimi” başlıklı bir sunum yaptı. Yazıcı sunumunda yapay zekâ teknolojilerinin sanayiye entegrasyonu ve yönetimine dair önemli noktaları ele aldı.

Yapay zekâ sistemlerinin sürdürülebilirliği için ekosistem odaklı bir bakış açısının gerekliliğine vurgu yapan Yazıcı, üretim, otomasyon, kalite kontrol ve tedarik zinciri yönetiminde yapay zekâ, yapay zekâ projelerinde karşılaşılan teknik ve yönetsel zorluklar, yapay zekâ sistemlerinin yönetimi, etik, güvenlik ve şeffaflık konularında katılımcılara geniş bilgiler verdi.

Panel, soru cevap bölümü ve akabinde gerçekleştirilen çiçek takdimi ve fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.